
NEFES
Size nefesin ne olduğunu öğretecek değilim. Kuşkusuz ne kadar önemli olduğunu biliyorsunuz. İlk nefesimizle doğuyoruz, ölürken son nefesimizi veriyoruz. Benim ailem bunu yakın bir geçmişte yaşantıladı. Babam son zamanlarını yatakta geçirdi. Annem bir öğlen banyodan çıkıp babamın yanına gitmeye yeltendiğinde bir hık sesi duymuş. Bu babamın son nefesi olmuş. Bu esnada haritamda babamı temsil eden Jüpiter düştüğü Oğlak burcunda, Satürn’ün yöneticiliği altında, Güney Ay Düğümüyle kavuşum yapıyordu.
Babamın hastalığı esnasında çok küçük yaşlardan beri içtiğim sigarayı iyice arttırmıştım. Artık günde 3 paket sigara alır olmuştum. Tabii bu durum giderek nefes almamı zorlaştırmaya başladı. İki adımda nefes nefese kalıyordum. Şubat ayının ortasında aniden hastalandım. Ateşim yükseldi. Öksürük flan derken, 50 yıllık dostuma veda ettim, sigarayı bıraktım. Bu şekilde hastalandığımda akciğerleri temsil eden Jüpiter düştüğü Oğlak burcunda, Mars ile Pluto-Satürn ikilisi arasında kuşatılmış, engellenmiş durumdaydı.
Jüpiter yönettiği Yay burcundaki gücünü 2 Aralık’ta Oğlak burcuna düşerek kaybetti. Kısa bir süre sonra Covid-19 resmi olarak açıklandı. O esnada Satürn ile Pluto Oğlak burcunda kavuşum yapıyordu. Satürn yönettiği Oğlak burcunda bütün gücüyle (Pluto) akçiğerleri temsil eden Jüpiter’i sıkıştırmaya başlamıştı. Zaten Covid-19 da solunumla, akciğerlerle ilgili bir hastalıktı.
Ocak ayında Jüpiter Satürn-Pluto ikilisi ile Yay’daki Mars arasında kuşatılmaya başlandı. Yay’ı yönettiği için sanki durum o kadar kötü değilmiş gibi görünebilirdi, ama Şubat ortasında Mars yüceldiği Oğlak burcuna girdiğinde akciğerler (Jüpiter) bu uğursuz ve güçlü gezegenler (Satürn-Mars) arasında fena sıkıştı. Bunu karantinalar, sokağa çıkma yasakları, hayatın yavaş yavaş kapanması izledi. Bu yazının yazıldığı Mayıs’ın son günü biz hâlâ evdeyiz, yavaş yavaş evden çıkmaya hazırlanıyoruz. Bu defa Jüpiter Satürn ile Pluto tarafından kuşatılmış durumda. Satürn Kova burcundan Oğlak’taki Jüpiter’e doğru geri gidiyor, ancak Jüpiter de Satürn’den kısa süre sonra geri gitmeye başladığı için Jüpiter’i yakalayamayacak. Jüpiter geri giderken Pluto ile karşılaşarak bazı sorunlara işaret edecek, ancak Temmuz başında bu iki zorlu gezegenin (Satürn-Pluto) kuşatması dışına çıkacak, Satürn de bu esnada Oğlak burcuna geri dönmüş olacak. Jüpiter’in kuşatma dışına çıkışı ciğerlerin birazcık nefes alması olarak düşünülebilir. Yine de halen Oğlak’ta Satürn tarafından yönetildiğini unutmamak gerekir.
Jüpiter Eylül ayında durarak Satürn’e doğru ilerlemeye başlayacak ve Aralık ortasında onunla Oğlak’ın son derecesinde buluşarak birlikte Kova burcuna girecekler. Satürn Kova burcunu da yönettiği için ciğerler hâlâ sıkışık, ama Satürn’ün zararı sıcak ve nemli Kova burcunda azaldığı için nisbeten daha rahat olabilir.
Peki ciğerler ne zaman şöyle güzel bir nefes alabilir? 2021 yılının Mayıs ayında Jüpiter, yönettiği Balık burcuna girerek genişleyecek. Sonra Kova’ya geri dönecek ve 2022’nin başında Satürn’ün egemenliğinden kurtularak tamamen Balık’a yerleşecek.
Daraltan enerjisiyle Satürn, genişleten enerjisiyle Jüpiter birbirlerine zıt, ancak birbirlerini tamamlayan prensipleri simgelerler. Jüpiter’in genişleten, yayılan prensibi olmadan Satürn aşırı kasılarak buz ya da beton kesilebilir. Satürn’ün daraltan, kasılan prensibi olmadan Jüpiter aşırı büyüyüp yayılabilir. Bu ikisinin genişleyip daralma ritmini en bariz nefeste görürüz. Nefes alınca ciğerler büyür, verince küçülür. Doğru ritimde nefes almanın fiziksel sağlığa yararı aşikar.
Öte yandan tasavvuf geleneğinde bu genişleyip daralmanın, kendini gerçekleştirme sürecindeki psikolojik ve ruhsal anlamı da çok önemli. Kısaca tasavvuf ehlinin yolu nefsini temizleyip, ruhunu arıtıp, olgunluk ve kemale erme yoludur. Bu bir başka ifade ile, kendini keşfetme ve gerçekleştirme yoludur. Bu yolculuk esnasında yolcu çeşitli hallerden geçer. Bunlardan ikisi bast ve kabz halleridir. Bast büyümek, genişlemek, neşelenmektir. Kabz ise baskıdır, ruhun sıkıştırılması, karanlık ve yalnızlık çölüdür. Bast Jüpiter’e, kabz Satürn’e özgüdür ve yolcunun olgunlaşması için gereklidir. Bu ikisinin kıvamında olması, vaktinde yeterince açılması ve vaktinde yeterince kapanması ilahi nefesin hissedilip, ne için dünyaya geldiysen ona uygun formu kabul edebilmek için gereklidir. Ancak o zaman anın ruhunu hissederek hayırlı işler yapabilirsin. Kendini bir kenara bırakıp, insanlık için kolları sıvayabilirsin.
Biraz daha sabırla olgunlaşmaya doğru....
Barış İlhan, 31.5.2020

SADECE VADEDİLEN OLUR
"Sadece vadedilen olur" öngürüyle ilgili astroloji kitaplarında sık rastlanan bir cümledir. Örneğin, şöyle denir, "güneş döngüsü (solar return) haritalarında o yıl Yengeç veya Terazi burcu yükseliyorsa, kişi evlenebilir, ancak bu eğer doğum haritası vadediyorsa olabilir." Yani bu durumda doğum haritasında kişinin evlenme potansiyellerine bakmak gerekir. Eğer doğum haritası evlilik vadetmiyorsa, kişi hangi transiti alırsa alsın, progresyonlar nereye ilerlerse ilerlesin, yıllık haritada ne yükselirse yükselsin, nerede Güneş ya da Ay tutulması olsun, kişi evlenemez. Bunun önceden "yazılı" olması gerekir. Zaten buna da yazgı denmiyor mu? (devamı)
2020’de Henüz Dardayız
Barış İlhan, 26.12.2019
"Kuşkusuz yeni bir çağ geliyor. Bu çağ gezegensel bir çağ olacak. Ama çağların başlangıçları genellikle korkunçtur. En acımasız haliyle erildir, şiddet içerir. Yeni çağlar yumuşakça gelmezler, bunlar saldırganlık ve çarpışma zamanlarıdır. Yumuşak, nazik bir şeylerin işaretini görmüyorum." ~Joseph Campbell
2020 yılına Suriye hükümeti karşıtı silahlı muhalifler ve Heyet Tahrir üş-Şam (HTŞ) adını alan el-Kaide’nin Suriye uzantısı el-Nusra kontrolündeki İdlip’ten kaçan binlerce cihatçı ve ailelerinin Türkiye sınırına yönelmesi, Libya’ya asker gönderilmesi, Trump’ın Türkiye’ye yaptırımları onaylaması, Kanal İstanbul projesinde düğmeye basılması gibi haberlerle giriyoruz. Gerçekten de Joseph Campbell’ın dediği gibi yumuşak ve nazik bir geçişin işareti görülmüyor.
Daha önce de bir kaç kere yazdığım gibi, içinde bulunduğumuz dönem Türkiye özelinde kişilerin ego gelişimi açısından bir büyüme dönemidir; artık herkesin bir baba figürü istememesi ve yetişkin bir birey olmayı talep etmesi, dolayısıyla kendi başının çaresine bakmayı, tek başına hayatta kalabilmeyi öğrenmesine ilişkin bir süreçtir. Yengeç burcundaki Kuzey Ay Düğümünün Türkiye’nin Yükselen’inin üzerine geldiği, 26 Aralık’taki Güneş Tutulmasının Türkiye’nin Alçalan’ına kavuşum yapacağı süreçte bu konu, özellikle önem kazanmaktadır. Bir ülkenin büyümesi bir insanın büyüme süreci gibi kolay değildir (hoş, o da kolay değildir). Bir insanın tek başına, kendi iradesi ile çalışarak halledebileceği meseleleri bütün ülke için halletmek zordur. Bu sebeple, insanlarımıza güvenip, onları büyümeye ve ülkelerine sahip çıkmaya davet etmek dışında bir seçeneğimiz yoktur. .. devamı
2019 – KADERİN GÖZLER ÖNÜNE SERİLMESİ
Barış İlhan, 31.12.2018
Bu yazıma 2016 yılı için yazdığım yazının bir bölümüyle başlamak istiyorum, çünkü içinde bulunduğumuz durumu ancak bütünlüğüyle anlayabiliriz. O zaman “Kaderimizde Var mıydı?” diye sormuştum:
“Türkiye tarihinde daha önce böyle bir dönemden geçmedik. Türkiye ilk defa Pluto-Pluto karşılığı yaşıyor. 1976-77’de buna benzer bir dönem vardı, ancak bu kadar şiddetli değildi. Şimdiki karşıtlık diğer gezegenlerin de eşlik etmesi ve dünyanın tamamında düzen değişikliğine işaret etmesi ile oldukça şiddetli geçiyor, yani bildiğimiz gibi değil...
Evet bu kaderimizde vardı, çünkü Türkiye’nin doğum haritasında Pluto 1. evde bulunuyor. Bu her şeyden önce halkı sürekli baskı altında, güç tarafından ezilen bir ülkeye işaret ediyor. Kuruluşundan beri halı altına süpürülen sorunların bir gün ortaya çıkarak bir krize neden olacağını gösteriyor. Bir dönüşümün kaçınılmaz olduğunu gösteriyor. Pluto’nun olduğu yerde baskı, manipülasyon, nüfuz etme, dönüştürme, yutma, asimile etme görülür ve bu, kuşkusuz bir ülkenin halkı için iyi değildir.... devamı
2018: Satürn’ün ayak izleriyle...
Barış İlhan, 30.12.2017
Karanlıkların efendisi Satürn 20 Aralık’ta yönettiği burç olan Oğlak’a girdi. Hemen ertesi gün de Güneş Oğlak’a girerek Satürn’le kavuştu. O gün Kış Gündönümü. Karanlığın egemen olduğu en uzun gecenin günü. O günden sonra günler uzamaya başlayacak. Ama henüz ışığın egemenliğine çok var. Bu ancak İlkbahar Ekinoksunda gerçekleşecek. O güne kadar katedeceğimiz yollar, aşacağımız engeller var. Dar ve buzlu tünellerden geçeceğiz.
Satürn çıplak gözle görülebilen son gezegen olduğu için sınırları temsil eder. Ptolemik evren modeline göre her şeyi çevreleyerek sınırlarken organizmayı kuşatır, bir düzen ve güvenlik sağlar. Güneş’in çevresini yavaş yavaş 29-30 yılda dolanırken çok şey görüp geçirdiği, olgunlaştığı düşünülerek Yaşlı Bilge Adam olarak da tanımlanır. Bu yönüyle bir yandan da ‘zaman’ın yöneticisidir. Kişisel yaşantımızda onu ömrün gezegeni olarak da düşünebiliriz. Bir ömür içinde kendi özümüzü gereğinde kendimizi kısıtlayarak, sorumluluk üstlenerek yapılandırmak, onu dış tehditlere karşı korumak da Satürn’le ilişkilendirilir. Ve bu Satürn, zamanı geldiğinde ömrü sonlandırır. Bu nedenle ölümün, kayıpların gezegenidir.
Astrolojiye göre Yeniyıl 31 Aralık’ta değil, Bahar Ekinoksunda başlar. Ancak bazı kültürler 21 Aralık’ta Kış Soltistinde de başlatır. O zamanın doğum haritası çıkartılarak önümüzdeki yıl için yorumlanır. Şimdi Satürn Kış Gündönümünde Güneş’le birlikte Oğlak burcuna girdiği için önümüzdeki yıla damgasını güçlü vurmuş durumda. Hatta Oğlak burcundan çıkacağı 2020 yılının Aralık ayına kadar vurmuş durumda. O tarihten sonra da Satürn’ü hissetmeye devam edeceğiz, ancak bu biraz daha değişik olacak, çünkü Satürn yönettiği diğer burç olan Kova’ya girecek. Şimdilik sadece Oğlak’a odaklanalım.
Oğlak burcu başlangıçları simgeleyen bir öncü burçtur. Aynı zamanda maddesel dünyada bir takım şeyleri uygulamak ve somutlaştırmakla ilgili olan bir toprak burcudur. Öncü burçlar genellikle dünyada harekete işaret ederler. Satürn’ün değişim için esnemeyi simgeleyen değişken burç Yay’dan öncü Oğlak’a geçişi de yeryüzünde hareketlenmeyi, yeni bir yapılanmayı gösteriyor. Maddi dünyada yeni bir süreç başlıyor. Bu süreçte Satürn yönettiği burcun bütün kaynaklarına sahip olduğu için oldukça iyi durumda. Yapılandırma, kısıtlama, sınırlandırma, kontrol etme kapasitesi artmış bulunuyor. Bunları nasıl kullanacağı ayrı bir konu. Eğer iyi kullanırsa kapsama alanı içine herkesi alarak, bütünün sağlığı için çalışabilir. Eğer kötü kullanırsa bu özellikleri insanları kısıtlamaya, baskı altına almaya, otoriteyi arttırmaya yönelebilir. Sınırları temsil etmesi sınırlarda değişimlerin olabileceğini, sınırların aşılabileceğini, sınırlandırmaların artabileceğini gösterebilir.
Tarihte bunun nasıl deneyimlendiğini görebilmek için bundan önce Satürn’ün hangi yıllarda Oğlak burcunda bulunduğuna ve o yıllarda nelerin yaşandığına bakmakta yarar var. 20. yüz yılda sırasıyla 1929-31, 1959-62 ve 1988-91 yıllarında Satürn’ün Oğlak’ta olduğunu görüyoruz. devamı...
KADERİMİZDE VAR MIYDI? -2016
2015 yılında en sık duyduğumuz cümlelerden birisi “90’lara geri mi dönüyoruz?” diğeri de “tüm bunlar kaderimizde var mıydı?” olabilir. Bu soruları her duyuşumda kendimce cevapladım: “Hayır geri dönmüyoruz” ve “Evet kaderimizde vardı”. Nasıl mı? Açıklayayım.
Hayır 90’lara dönmüyoruz, çünkü Türkiye tarihinde daha önce böyle bir dönemden geçmedik. Türkiye ilk defa Pluto-Pluto karşılığı yaşıyor. 1976-77’de buna benzer bir dönem vardı, ancak bu kadar şiddetli değildi. Şimdiki karşıtlık diğer gezegenlerin de eşlik etmesi ve dünyanın tamamında düzen değişikliğine işaret etmesi ile oldukça şiddetli geçiyor, yani bildiğimiz gibi değil... devamı