SÂHİPKIRAN – Uğurlu Kavuşumun Efendisi
Sahipkıran Türk-İslâm devletlerinde cihangir hükümdarlar için kullanılan bir sıfattır. Sahip ve yakınlık (kavuşum) anlamındaki kelimelerin birleşimidir. İslam Ansiklopedisine göre “Müşteri (Jüpiter) ile Zühre’nin (Venüs/Çoban yıldızı) bir burçta toplandığı esnada doğmuş olan” anlamına gelir. Bu sıfat uğurlu, kutlu, bahtiyar, tâlihi yaver, daima muzaffer, galip ve cihangir hükümdarları ifade etmek üzere kullanılmıştır.”
Prof. Dr. Fahri Unan "Sahib-Kıran-ı Beni Adem İnsanoğlunu Sahiplerini Yok Eden Demek midir? isimli yazısında Şemseddin Sâmî’nin Kâmûs-ı Türkî'de bu kelimeyi şöyle îzah ettiğini belirtmiştir:
"Kıran: ar. karn'den: 1. yakınlık, mukârenet; 2. iki seyyârenin (gezegenin) ve ale'l-husûs Zühre ile Müşterî gibi sa'deynin bir burçta rast gelmesi."
Alt madde olarak ise "sâhib-kırân"ı örnek verir ve şöyle mânâlandırır: "Sâhib-kırân: Böyle iki seyyârenin bir burçta tesâdüfü esnâsında dünyâya gelmiş olan mes'ûd ve bahtiyar (kişi)". Ş.Sâmî, bu ibarenin büyük hükümdarlardan bâzısına lakap olduğunu da belirtmeyi ihmâl etmez.
Yine Unan’a göre, Abdülbâki Gölpınarlı "kıran" kelimesini şöyle îzah eder:
"İki yıldızın, aynı burçta ve aynı derecede bulunuşlarına denir. İki kutlu yıldız olan Müşterî ile Güneş'in kırânına (bir burç üzerinde bulunmasına) kırân-ı sa'deyn (iki saadet kıranı) denir. Bir pâdişâh, tahta çıkar, pâdişah olurken böyle bir kıran olursa, o pâdişâha sâhib-kırân (kıran sâhibi) adını verirlerdi. Sâhib-kırân, dört kılıç takardı (Nedim Divânı, 2. baskı, tarihsiz, îzahlar kısmı, s.419).
Sâhipkıran ifadesi özellikle Timur’u niteleyen bir sıfat olmasına rağmen İslamiyet öncesi İran’da, Pehlevi literatüründe bu kavramın tarihsel akra planı görülmektedir. Tarihçi Ali Mustafa Efendi sahipkıranlığın cihanı fetheden cihangir demek olduğunu, gerçek anlamda o zamana kadar dünyanın sadece üç cihangir (İskender, Cengiz Han ve Timur) gördüğünü belirtmiştir.
Farslı bir Moğol tarihçisi olan Alâeddin Atâ Melik Cüveynî her çağın bir sahipkıranı olduğunu söylemiş, epik efsanevi kahramanlardan bahsetmiştir. Bunlar iyi savaşçı ve adil kahramanlardır. Daha sonraları bazı sahipkıranlara mehdilik özelliği de eklenmiştir. Sahipkıran ifadesi, kişi uğurlu kavuşum esnasında doğmasa da sultanı veya hükümdarı yüceltmek ya da pohpohlamak üzere kullanılmıştır.
Timur’un 8 veya 9 Nisan 1336’da uğurlu bir Jüpiter-Mars kavuşumu esnasında doğduğu bilinmektedir. Nitekim Timur Maveraünnehir’den, Kuzey Hindistan’a Anadolu’ya kadar olan geniş topraklar üzerinde kurduğu hâkimiyet, fetihten fetihe koşan güçlü ordusu ve yenilmezlik imajı Timur’u İskender ve Cengiz Han ile özdeşleştirmiştir. Öte yandan Timur zalimliği (Mars) ile de ünlüdür. İran/İslâm/Türk/Moğol yönetim geleneğinin varisi olan Timur’un karizmatik kişiliği İslâm dünyasında sürekli taklit edilen bir imaj olmuştur. İskender ve Cengiz’den sonra adeta Timur ile özdeşleşen sahibkıranlık 16. yüzyıl İslam dünyasında Osmanlılar, Akkoyunlular, Safeviler gibi İslam’ın hamisi oldukları iddiasındaki imparatorluklarca kullanılmış, taklit edilmiştir. Sahibkıran ilan edilen bazı hükümdarlar Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan, Babür hükümdarı Şah Cihan, Fatih Sultan Mehmet, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman’dır. Sultan Süleyman 6 Kasım 1494’te geniş orblu, burç dışı bir Mars-Jüpiter kavuşumu ile doğmuştur. Mars Kuzey Ay Düğümü ile kavuşmaktadır. 30 Mart 1432’de doğmuş olan Fatih Sultan Mehmet’in haritasında uğurlu bir kavuşum yoktur. Ancak Mars’ının Timur ile aynı derecelerde Boğa burcunda olması ilginçtir.
Barış İlhan, 10.12.2020
Kaynakça:
-Prof. Dr. Fahri Unan, "Sahib-Kıran-ı Beni Adem İnsanoğlunu Sahiplerini Yok Eden Demek midir?”
-https://islamansiklopedisi.org.tr/sahipkiran
-Vural Genç, “Timur’u Geçmek: Akkoyunluların Osmanlılara Karşı Üstünlük İddiaları”
-Naindeep Singh Chann, “Lord of the Auspicious Conjunction: Origins of the Sāhib-Qirān”