top of page

 Yine Güvercin, Yine Venüs

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Türkiye'nin haritasında Venüs 18 derece Akrep'tedir. 24 derece Akrep'te de inancın gezegeni Jüpiter bulunur. Bu ikisine bir süredir Aslan burcundaki Satürn kare açı yapıyor. Kare açı hareketin, olayların, çatışmaların ve eskilerin deyimiyle kan dökmenin açısıdır. İki gezegen arasında ilk (açılan) kare harekette krizin, son (kapanan) kare bilinçte krizin açısıdır. Satürn Jüpiter'le Venüs'e son karesini yapıyordu, yani artık döngüyü kapatıyordu.

 

Venüs Türkiye'nin Mars'ının yöneticisidir. Mars kanı, vahşeti, öfkeyi temsil eder, ancak psikolojik anlamıyla nasıl hareket ettiğimizi, hayatta kalma mücadelemizi nasıl yaptığımızı, hakkımızı nasıl aradığımızı, öfkemizle nasıl baş ettiğimizi gösterir. Türkiye'nin Mars'ı vatanı, ataları, geçmişimizi, en derin yerlerimizi, yani yerin dibini simgeleyen 4. evde ve Terazi burcundadır. Terazi burcu Mars'ın rahat etmediği, fonksiyonlarını sağlıklı bir şekilde gösteremediği burçtur. Terazi burcundaki bir Mars paylaşımı, işbirliğini, dengeyi ve ölçülüğü yaratacak, "sen" veya "öteki" bilincini geliştirecek şekilde hareket etmek, hakkını ötekini de gözeterek savunmak zorundadır. Aksi takdirde iyice kötüleşir. Hakkını aradığını zannederek yıkıcı hale gelir. 4.evdeki Mars köklerini, geçmişini araştıracak, geçmişin koşullanmalarından özgürleşecek şekilde hareket etmelidir, aksi takdirde öfkeli bir milliyetçi olur, kan döker. İşte Venüs bu Mars'ın düzenleyicisidir. Yani Venüs iyi durumdaysa bu Mars'ı da iyi duruma sokabilir. Ancak Türkiye'nin Venüs'ü Akrep burcundadır. Akrep Venüs'ün rahat etmediği, fonksiyonlarını sağlıklı bir şekilde gösteremediği burçtur. Akrep'in arıtma, yaşama döndürme veya öldürme, yok etme özelliklerini düşündüğümüzde, ikincisine neden olabilir. Akrep'teki bu Venüs'ün düzenleyicileri Mars ve Pluto'dur (Akrep'in iki yöneticisi). Yani Mars iyi durumdaysa bu Venüs'ü de iyi duruma sokabilir. Biliyoruz ki Mars pek iyi durumda değil. Ancak bu Mars ve Venüs birbirlerinin burçlarında oldukları için karşılıklı ağırlama durumundalar, yani ikisi bir araya gelmiş, ya da Venüs kendi burcunda ve Mars kendi burcunda gibi düşünebiliriz. Yani Akrep'in arıtan, yeniden hayat veren, Terazi'nin dengeleyen, barış yaptıran yönlerini ortaya çıkartabilirler.

 

2005 yılının Ekim ayından bu yana Türkiye'nin Mars'ı Güneş Tutulmaları ile tetiklendi. Yani yukarıdaki temalar harekete geçmiş durumda. Hrant Dink'in öldürüldüğü anda bu Mars batıyordu, köşe noktalarından birinin üzerindeydi. Yani temsil ettiği öfke, silah ve kan ile gündeme damgasını vurdu. Yine o an gökyüzündeki Venüs 19 derece Kova'da Türkiye'nin inancı simgeleyen 9. evinin başlangıç çizgisindeydi. Ve Türkiye'nin haritasındaki Venüs'e kare yapıyordu. Venüs'ün hareketlerinin Türkiye'nin haritasında çeşitli sorunlara nasıl işaret ettiğini yıllardır deneyimliyoruz. Son olarak Ecevit'in ölümünde Venüs'ün Güvercin'i simgelediği görmüştük. Şimdi de yine bir güvercin benzetmesi ile Hrant Dink'i yolculadık.

 

Hrant Dink'in öldürüldüğü an Türkiye'nin Yükselen'i yükseliyordu. Bunun dışında Güneş, Ay ve Merkür ölümün evi olan 8. evden Türkiye'nin Güneş'ine kare yapıyorlardı. O gün bir Yeniay vardı. Yeniay haritasında yine Mars yükseliyordu. Bunu şöyle de anlatabiliriz. Yeniay'da Mars yükseliyordu. Vahşetin hükmü verilmişti. Ve Mars batarken harekete geçildi, infaz yapıldı. Bu esnada Venüs kendisine kare yaparken Neptün'ün yanında bulunuyordu. Neptün Türkiye'nin haritasında ülkenin prestijini simgeleyen evin yöneticisi. Aynı zamanda medyayı, haberi simgeleyen 3.evde bulunuyor. Hrant Dink'in ölümü bir anda ulusal ve uluslararası medyanın gündemine oturdu. Ülkenin prestijine ne yaptığı malum. Ülkenin prestijini yöneten bir gezegen de Jüpiter. Jüpiter ölüm anında öngörülemeyen Uranüs'le kare yapıyordu. Hepimiz şok olduk.

 

Bugün cenaze töreninde Hrant Dink'in eşi "bugün derin karanlıklardan aydınlığa doğru çıkışın başladığı gündür" dedi. Öyle ya, ışığa ulaşabilmek için bazı acılara katlanmak zorundayız. Canımızı acıtan şeyler olmadıkça kolay kolay bilinçlenip, aydınlığa doğru yürüyemiyoruz.

 

Son günlerde Amerika'da yapacağım konuşma için bol bol tarih okuma fırsatı buldum. Türklerin tarihi, Selçuklu tarihi, Anadolu tarihi, Perslerin tarihi, Osmalı tarihi, kısaca bu toprakların tarihi... Tarih okurken canımı acıtan çok şeyle karşılaştım. Bazı şeyleri ne kadar yanlış bildiğimi gördüm, cahilliğime üzüldüm. Yine bu arayışta karşılaştığım fanatiklikler beni çok üzdü. Yine de bunları okuduğuma, artık bilgilendiğime seviniyorum. Tarih okumamın bana öğrettiği en önemli meziyet mütevazilik oldu. Bir tane doğru olmadığını, asla tamamen haklı, tamamen doğru ve tamamen yüce olunamayacağını bütün çıplaklığı ile yeniden yeniden deneyimledim. Eğer bütün insanlar fanatikçe "burası" veya "bu" benim demeye başlarlarsa bu dünyada kimsenin oturacağı toprak yok. Dolayısıyla "bir arada yaşamayı öğrenmek zorundayız".

 

Satürn'ün kapanan açısının bilinçte yaratacağı krizin hiç değilse böyle bir bilince hizmet etmesini ve bu karanlıkların Mars, Venüs gibi gezegenlerin sağlıklı yönlerini kullanmamızı sağlamasını umuyorum. Geçmişin koşullanmaların özgürleşmek ve bir arada denge, uyum ve barışı yaratmak dileğiyle...

 

(c) Barış İlhan, 2007

“Evet kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim,

ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz.
Güvercinler kentin ta içlerinde,

insan kalabalıklarında dahi yaşamlarını sürdürürler.
Evet biraz ürkekçe ama bir o kadar da özgürce."

                                                                                          -Hrant Dink

bottom of page