top of page

YENİ DÜNYA DÜZENİ: PLUTON OĞLAK’TA

 

2008 yılı gökyüzü hareketleri açısından oldukça yoğun geçecek. Dünyanın kaderinde önemli bir dönüm noktasına giriyoruz. Bundan sonra yıllar sürecek bir dönüşüm başlıyor. Biz de bireyler olarak elbette bu dönüşümden payımızı alacağız.

 

Astrolojik hareketlerin en önemlilerinden birisi ağır gezegenlerin burç değiştirmeleridir. Bu değişimler yeryüzündeki deneyim süreçlerinin etaplarını gösterirler. 25 Ocak 2008’de Pluton Yay’dan çıkıp Oğlak burcuna girecek. Bu arada Pluton astronomlar tarafından gezegen statüsünden cüce gezegenliğe düşürüldü, ancak astrologlar Pluton’un hareketleri ile yeryüzündeki olaylar arasındaki zamandaşlığın hiç şaşmaması nedeniyle çalışmalarında onu kullanmaya devam ediyorlar. Pluton Güneş’in çevresindeki turunu 248 yılda tamamlar, dolayısıyla bir burçta ortalama 21 yıl kalır. Yörüngesinin eliptik olması nedeniyle bu 12 ile 32 yıl arasında değişir. Son olarak din ve inancın burcu olan Yay’a 1995 yılında girmişti. 12 yıl içinde din teması iliklerimize kadar işledi. Şimdi Oğlak’ta 2024 yılına kadar kalacak. Oğlak öncü bir burçtur; hareketi simgeler. Toprak elementindedir, yani maddesel dünyayla bağlantılıdır. Artık vaazlar, konuşmalar bitiyor, uygulamalar başlıyor. Yay’ın inançları, felsefeleri ve kavramlarından maddesel dünyada somut olana geçiliyor. Satürn de toprak elementine ait olan Başak burcunda aynı somutluğa işaret ediyor. Bundan sonra olan her şey bizi somut olarak ve ciddi (Oğlak) biçimde etkileyecek.

 

Pluton (Hades) mitolojide yeraltının efendisidir. Yeryüzüne çıktığında görünmez olabilir. Bu nedenle bir toplumda gizli kapaklı olanları, tabuları, yasakları, mafyayı ve yaşamın karanlık yönlerini simgeler. Pluton’un keşfi Hitler rejiminin yükselmeye başladığı yıllara denk gelir. Dolayısıyla işkenceyi, yıkıcılığı, organize suçu, çete psikolojisini, gizli polisi temsil eder. Öte yandan yaşamın ölüm ve yeniden doğum süreçleriyle ilintilidir. Arıtma tesislerini, arkeolojiyi, eskimiş bir şeyin yeniden hayata kazandırılmasını simgeler. Bu özelliği ile iyileştiricidir, ancak Pluton’un simgelediği tedavi can yakar. Kangren olmuş bir bacağın kesilmesi gibidir. Dolayısıyla Pluton’un eşlik ettiği dönemler sancılıdır ve mutlaka eski ile yüzleşmeyi ve biçimini dönüştürmeyi gerektirir. Pluton güç ve acizlik ile ilintilidir. Bu gücü kendinizi kontrol etmek, başkalarını kontrol etmek ya da koşulları kontrol etmek için kullanabilirsinsiniz. Neticede acizliği deneyimleyip sadece kendinizi kontrol edebileceğinizi, öteki şıklar için sizden daha büyük güçler olduğunu görürsünüz. Astrolog Mary Shea’nın özetlediği gibi, güç kendisini üç farklı süreç kanalıyla gösterir: Aynı kalmak (içsel ve dışsal güce direnmek), Elemek (hayatın -yararlı olmayan- bir alanını bırakmak, ölüm), Dönüşüm (form değiştirmek; zaten mevcut olan değişimi aktif olarak yaşamak). Her şeyi olduğu gibi tutmaya çalıştığınızda, bir gücün sizi değişmeye zorladığını ve sizin değişime direndiğinizi söyleyebiliriz. Bir güç savaşı çıkabilir. Elemeyi seçtiğinizde yaşamınızın bir yönü üzerinde kontrolü bıraktığınızı veya onunla teması kestiğinizi söyleyebiliriz. Değişimi seçtiğinizde dıştaki bir güce teslim olduğunuzu veya faal biçimde dönüşüm peşinde olduğunuzu söyleyebiliriz. Hangi koşullarda bunlardan hangisini seçeceğinize karar vermek bilgelik gerektirir. Ancak kesin olan, Pluton zamanlarında yaşamınıza bu temaların gireceğidir.

 

Oğlak burcu devletleri, politik yapıyı, sistemi, statüyü, büyük şirketleri ve yeryüzünü simgeler. Pluton’un Oğlak’a girişi bu konularda dönüşümlere işaret ediyor. Muhafazakarlar (Oğlak) önce bu değişiklikten korkup, baskıyı arttırabilirler. Bir süre sıkı kuralllarla kısıtlanmak (Oğlak) ve karamsarlık söz konusu olabilir. Ancak Pluton Oğlak’ta hareketinin temel prensibi Pluton Yay’dan geçerken kavrananların ve söylenenlerin şimdi hayata tatbik edilmesidir. Yay sınırsız büyümeyi simgelerken, Oğlak sınırlandırmayı, yapılandırmayı simgeler. Yay’ın idealleri Oğlak’ta somutlaştırılır.

 

Tarihte Pluton’un Oğlak’ta olduğu dönemler yeni bir dünya düzeninin kurulduğu dönemlerdir. Bundan önce Pluton 1762-1778, 1516-1533 yıllarında Oğlak’tadır. Dünyada 1516-1533 yılları arasında Aztek ve İnka İmparatorlukları yıkılmış, İspanyol sömürgeciliği yayılmış, yeni dünyaya Katoliklik girmiştir. 1517’de Protestanlığın kurucusu (1529) Martin Luther 95 maddelik Tezini yayınlamıştır. 1775 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin kurulmasıyla sonuçlanan Amerikan Bağımsızlık Savaşı başlamıştır.

 

Kanuni Sultan Süleyman döneminde (1520-1566) Osmanlı altın çağını yaşamıştır. Bu esnada Batı’da dini reformlar yapılıyor, Rönesans yaşanıyordu. Bundan 248 yıl sonra Osmanlı’yı Rus’larla savaşırken ve yenilirken görüyoruz. 1768-1777 Rus savaşı sonunda Osmanlı önemli topraklar kaybetmiştir.

 

Şimdi yine yeni bir dünya düzeninin kurulacağı 16 yıllık bir döneme giriyoruz. Ancak bu defa bizzat dünya da işin içinde. 2007 yılını “Grönland’de korkutan erime!” başlıkları ile bitirdik. Yerküreyi tehdit eden küresel ısınma Kuzey Kutbu’nda buzulların erime sürecini hızlandırdı. Bilimadamları 4 yılda buzulların yarısı eriyen Kuzey Denizi’nde 2012 sonunda hiç buz kalmayabileceği uyarısını yaptı. Sadece maddî kazançlarını düşünen ve dünyaya zarar veren büyük şirketler (Oğlak) ve onların uzantısı politikacılar (Oğlak) kötüye kullandıkları güçlerini (Pluton) yitirmemek için çözüm yollarını tıkıyorlar. Zaten yaşanmakta olan doğal felaketler Pluton’un Oğlak’a (yeryüzü) girişi ile iyice artacaklar. Artık Pluton’un üç değişik süreci belki de şöyle deneyimlenecek: küresel ısınma dünya vatandaşlarını değişime zorlayacak, bir süre bu konuda kontrol bırakılacak (yokmuş gibi yapılacak), sonra faal biçimde bu dönüşümde yer alınacak. Dünyaya sahip çıkılıp, mevcut düzenlere başkaldırılacak. Bunun için Uranüs (isyan) enerjisi gerekecek. Gereken enerji 2008’in ikinci yarısında gökyüzünde belirecek ve muhafazakarlara karşı devrimciler sahnede yerlerini alacaklar.

 

“İnsanı kurtaran bir adım atmaktır. Sonra bir adım daha. Her zaman aynı adımdır, ama mutlaka atmanız gerekir.”  - Antoine de Saint-Exupery 

 

Mutlu yıllar,

Barış İlhan

30.12.2007'de Radikal 2'de yayınlandı

bottom of page