top of page

SON RAUND

Barış İlhan, 10.3.2015

 

2012’den bu yana deneyimlenen Uranüs-Pluto karşılaşmasının son raunduna girdik. Başlangıçta kendilerine eşlik eden Satürn’le birlikte hayatımızı kökten değiştirdiler. Önemli bir çağ değişimine şahit oluyoruz. Bir yanda bilinen iktidar düzenleri baskıyı arttırıyor, bir yanda özgürlük isteği artıyor. Bunlar çatışıyorlar. Henüz ne olup bittiğini tam kavrayamadık, ama sıradışı bir durum olduğunu görüyoruz. 3-4 bin yıllık şehirler bile İşid tarafından yerle bir ediliyor. Her yer çatışma ve protesto dolu. Türkiye’nin durumu daha da ilginç. Kuzeyde Rusya-Ukrayna, güneyde Suriye, Irak, İsrail kaynıyor. Dışımız böyleyken içimiz bir başka karışık. Ülke çeşitli ırklara, dinlere ve görüşlere bölünmüş durumda, kimsenin kimseye tahammülü yok. Her gün bir köşede bir kadın öldürülüyor. Üniversiteler kaynıyor. İşçiler grev yapmaya çalışıyor. 3-5 bin İşid’çinin ülkede olduğu ve eylem hazırlığı yaptığı söyleniyor. İç Güvenlik yasası ile Nazi Almanya’sına dönmek üzereyiz. Önümüzde önemli bir seçim duruyor. Yani geri planda sahne hazırlanmış, şimdi iş bunun tetiklenmesine kalmış durumda.

 

Bu karmaşayı tek başına Uranüs-Pluto karesi yaratmadı. 2012’de oluşmaya başlayan kareden önce gökyüzünde Satürn Pluto’nun karşısına geçti, Uranüs’e kare yaptı. Jüpiter Uranüs’le kavuştu, Pluto’ya kare yaptı. Sonra da Neptün’le kare yaptı, yani zamanı işaretleyen 5 gezegenin hepsi, şöyle ya da böyle hareket ve etkileşim halindeydi. İşte, içinde bulunduğumuz dönem, bu nedenle çok önemliydi. Zamanla bunlar birbirinden ayrıldılar. Son noktada Uranüs-Pluto kaldı. Bunlar yakında sahneyi tekrar Jüpiter-Satürn-Neptün üçlüsüne bırakacaklar.

 

Uranüs-Pluto etkileşiminin sahneden çekilişi biraz olaylı olacak gibi görünüyor. Bunlar son olarak 17 Mart’ta kare yapacaklar. Ondan önce Mars Uranüs’le 11 Mart’ta kavuşacak, 12 Mart’ta Pluto ile kare yapacak. Mars yönettiği Koç burcunda olduğu için tahrip gücü oldukça yüksek. Bu gücü eskiden kalmış, artık yolumuzu tıkayan şeyleri def etmek, yıkılması gerekenleri yıkmak için kullanabilirsek iyi olur. Yoksa gereksiz yıkımlar ya da özyıkıcı hareketler nedeniyle canımız yanabilir. Dünyasal olaylarda, bu birleşimler kazalara, patlamalara, kavgalara, doğal afetlere işaret eden birleşimlerdir. Bu süre içinde biraz dikkatli olmakta yarar var. Ülkesel ya da dünyasal boyutta da hız kazanan çatışmalar beklenebilir.

 

Uranüs-Pluto karesinden 3 gün sonra 29 derece Balık’ta bir Güneş Tutulması olacak. Bu tutulmanın derecesi biraz uğursuz. Orada Sheat yıldızı bulunuyor. Bu kötücül kabul edilen yıldızlardan biri, tabii olumlu özellikleri de var, ancak sabit yıldızlar kitlesel, dünyasal olaylarda genellikle karanlık yüzleriyle görünürler. Sheat’ın karanlık yüzü fırtınalar, seller, kazalar ve saldırılar şeklnde görülüyor. Güneş Tutulması Türkiye’nin iktidarı temsil eden 10. Evinde gerçekleşiyor ve buradan halkı ve halkın parasını temsil eden Ay’a tam bir kare yapıyor. Yani iktidar, halk ve ekonomik durum bu tutulmadan etkileniyor. Aslında bunlar hiç şaşırtıcı değil. Önümüzde seçimler var, halkın çoğu Türkiye’nin yönetiminden hoşnut değil ve ülkenin ekonomisi oldukça kötü durumda. Tutulmanın ardından Güneş Koç burcuna girerek güçlenmeye başlayacak. Koç hem öncü hem de hayatı başlatan burçtur. Güneş burada yücelir. Şimdiki yolculuğuna Koç’taki Mars’la birlikte çıkacak. Öyle görünüyor ki işler iyice hızlanacak.

 

Urans-Pluto dansında şimdilik Pluto galip çıkacak gibi görünüyor. Özgürlük-Kardeşlik-Eşitlik ilkesi sahneden bir süreliğine çekilecek, ama Oğlak’taki Pluto’nun baskısı devam edecek. Düzenlerin değişmesi için çok çabalamak gerekecek, ancak elbet her şeyin bir sonu var. 2025 yılında Pluto Kova’ya, Satürn ve Neptün Koç’a, Uranüs İkizler’e girdiğinde bağımsızlık isteklerinin önünde durmak, kitleleri baskılamak imkansız hale gelecek.

 

Daha kişisel boyutta, önümüzdeki Güneş Tutumasının Sabian derecesinin cümlesi şöyle:

“Büyük kayalara kazınmış yüz.”

“Bir yüze benzeyen büyüleyici bir kaya oluşumu bir oğlan çocuğu tarafından büyüklüğün sembolü olarak idealize ediliyor, ve büyüdükçe giderek ona benzemeye başlıyor.”

 

Olumlu anlamıyla: Bir idealin gerçekleştirilmesi. Çabayla, asıl doğruya tutunarak büyük ve başarılı olmak.

Olumsuz anlamıyla: Ne olmak istediğini bilememek. Başkalarının idealleri için kendini harcamak. Kişinin iyice katılaşması.

 

Hazır hayat önümüze bir şeyleri gerçekleştirebileceğimiz bir fırsat sunmuşken, geçmişten kalan ayak bağlarından kurtularak ideallerimizi gerçekleştirmek üzere kolları sıvayıp işe girişmenin tam zamanı. Kolay gelsin...

bottom of page