
KUYRUKLU YILDIZ ALTINDA
Son günlerde Facebook’taki uluslararası bir grupta bir astrolog yeni bir tartışma başlattı. Gruba sorusu şuydu: Danışanlarımıza bundan sonraki yedi yılın çok zorlu geçeceğini söylemeli miyiz? Tartışmalar uzun sürdü. Kimisi kesinlikle söylememiz gerektiğini, kimisi de insanların daha kişisel şeyler duymak istediklerini savundu. Kuşkusuz bir savaş anında dahi küçük şeyler bizi hayatta tutmaya yeter. Hemen yakın çevremizde olanlarla yaşarız ve bunlar olumsuzluklardan o kadar da etkilenmeyebilirler. Yine de önemli bazı kararları alırken çok uzun sürecek önemli ve global bir dönüşüm sürecinin ortasında bulunduğumuzu idrak etmekte yarar var. Birkaç yıldır yazılarımızda önümüzdeki sürecin bildiğimiz gibi olmadığını, bu süreç sona erdikten sonra bir daha hiçbir şeyin aynı kalmayacağını yazıyoruz. Bu süreç dünyadaki bütün ekonomik, siyasi ve kültürel atmosferin yanısıra kişisel yaşamlarımızı da etkiliyor. Hiçbir konuda eskiden bildiğimiz yöntemlerle hareket etmemekte, yeni yollar denemekte yarar var. Eskiden bir hamle ile aşabildiğimiz sorunlar için daha fazla çaba harcamamız gerekiyor. Peki niçin bu kadar uzun bir dönemden söz ediyoruz? Çünkü ağır hareket eden gezegenlerin gökyüzünde oluşturdukları etkileşimler uzun sürüyor. Ve tarih boyunca bu ağır hareketlerin yeryüzünde denk geldikleri olayların etkilerinin de daha güçlü ve kalıcı olduğu, bunların dünya tarihinde değişim dönemlerine işaret ettikleri saptanmış. Birkaç yıldır bir hareket bitmek üzereyken yenisi başlıyor, sonra bir başkası derken savrulup duruyoruz. Kendimizce olup bitene hakim olmaya çalışıyoruz, ancak maalesef bu bir kasırgayı kontrol etmeye çalışmaya benziyor.
Uranüs-Pluto Karesi
Son dönemlerde yaşadığımız atmosfere devrimin, özgürlüğün, isyanın gezegeni Uranüs ile baskının, manipülasyonun, gücün ve dönüşümün gezegeni Pluto’nun kare açısı damgasını vuruyor. Anlamı zorbalığa isyan, bilinen güç modellerinden özgürleşmek, mevcut düzenlerin yıkılması olarak özetlenebilir. Ancak bu konuda büyük bir direnç ve gücün dayatılması söz konusu. Bu kare 2012-2015 yılları arasında, 24 Haziran 2012, 19 Eylül 2012, 20 Mayıs 2013, 1 Kasım 2013, 21 Nisan 2014, 15 Aralık 2014 ve 17 Mart 2015 tarihlerinde, yedi kere kesinleşecek bir açı. Bu tarihlerden ilkinde Şemdinli-Dağlıca’da çıkan çatışmada 8 askerin öldüğünü ve Hava Kuvvetlerinin keşif uçağının Suriye tarafından düşürüldüğünü görüyoruz. 19 Eylül 2012 civarında da askeri depoda meydana gelen patlamada 25 asker, Bingöl’de askeri konvoy saldırısında 10 asker hayatını kaybetti. Ayrıca o dönemde medyada THY’da yeni içki uygulamaları, Harp okullarına İmam Hatiplilerin alınması gibi konuları görüyoruz. Mayıs 2013 ise Gezi olaylarıyla zihnimize kazındı. Sıra 1 Kasım’daki dördüncü kareye geldi. İlk karede Suriye keşif uçağını düşürmüştü, şimdi Suriye’ye müdahale gündemde. Amerikalı astrologlar gökyüzünde bu hareketler varken böyle bir müdahalenenin ölümcül olabileceğini yazıyorlar. Benzer uyarılar Irak işgalinden önce de yapılmıştı. Şimdi Irak’tan daha büyük tehlikelere işaret eden oluşumlar söz konusu. Türkiye, Amerika ve Suriye’nin doğum haritalarına baktığımızda üçünün de aynı derecede çok önemli noktaları bulunduğunu ve mevcut göksel hareketlerin bu dereceyi tetiklediklerini görüyoruz. Türkiye ve Suriye’nin noktaları biraz önde duruyorlar, dolayısıyla onlar ciddi biçimde sarsılmış durumdalar, Amerika’nın noktasına ise henüz bir kaç derece var. O da önümüzdeki yıllarda sarsılacak.
Uranüs-Pluto, Tutulmalar ve Kuyruklu Yıldız
Sadece Kasım ayında kesinleşecek olan kareye mercek tuttuğumuzda, o dönemde çok önemli iki göksel hareket daha görüyoruz. Bunlardan birincisi Güneş ve Ay Tutulmaları. 19 Ekim’de bir Ay Tutulması, 3 Kasım’da da Güneş Tutulması gerçekleşecek. Bu tutulmalar özellikle Türkiye’yi çok ilgilendiriyorlar, ancak bu bir başka yazının konusu olacak. Biliyoruz ki, tutulmalar aynı saat gibi işlev görüyorlar, yani bir şeyin zamanının geldiğine işaret ediyorlar. İkinci önemli olay ise hepimiz için yeni ve deneyimli olmadığımız bir göksel hareket. O tarihlerde bir kuyruklu yıldız (savaşın temsilcisi) Mars ile birleşecek.
Eski çağlarda kuyruklu yıldızlar astrolojik öngörülerde en çok kullanılan göksel cisimlerdi, ancak zamanla bu gelenek yok oldu, dolayısıyla biz bunları yorumlama konusunda deneyimsiziz. Yine de eskilerin açıklamalarından bir fikir sahibi olabiliriz.
Söz konusu kuyruklu yıldız 21 Eylül 2012 tarihinde iki Rus astronom tarafından keşfedildi ve ISON ismiyle biliniyor. Henüz çıplak gözle görünmüyor, Kasım ayında görülecek. Aslında bu heyecanla beklenen bir olay, çünkü tahminlere göre çok parlak olması, hatta gündüz bile görünmesi bekleniyor, ancak bazen bu yıldızlar tahminden önce zayıflıyorlar, hatta dağılıp gidiyorlar. Eğer dağılmazsa, ISON’un yüzyılın en önemli kuyruklu yıldızı olma ihtimali var.
Gılgamış destanından bu yana kuyruklu yıldızlar yangınlar, seller, depremler, kıtlıklar, salgın hastalıklar, felaketler ve ölümle ilişkilendirilmiştir. Batı’da ise daha ziyade bir prensin ölümünün işareti olarak kabul edilir. Eskilerin söylediğine göre bir kuyruklu yıldız gökyüzünde ilk hangi takımyıldızda görüldüyse onun etkisi söz konusudur. ISON Yengeç burcunda keşfedilmiştir. İlginçtir ki Amerika, Suriye ve Türkiye’nin ortak noktaları da Yengeç burcundadır. Özetle şimdi bir yıldır geri planda işleyen bir süreç en geç Kasım ayında ortaya çıkmak üzeredir. ISON Kasım’da Güneş’e en yakın konumuna gelecek ve eğer o esnada dağılıp gitmezse 26 Aralık’ta Dünya’ya çok yaklaşacaktır. Bu açıdan Kasım-Aralık ayları ilginç aylar.
Bir kuyruklu yıldızla ilgili kehanet yapılırken, özellikle onun rengine bakılır. Örneğin koyu ve solgun parlıyorsa Satürn özelliklerine işaret ettiği, bunun da korku, kıtlık, sürgün ve bela getireceği düşünülür. Eğer parlak ve çok netse, Jüpiter etkisi söz konusudur. Din ve yasalarla ilgili çatışmaları gösterir, ama öte yandan bolluk getirir. ISON henüz görünmediği için rengi hakkında bir bilgimiz yok. En iyisi biz kötülerden iyiyi seçelim ve Jüpiter gibi olmasını ümit edelim.
(c) Barış İlhan
8.9.2013'de Radikal 2'de yayınlandı