HADES’in AYAK SESLERÄ°
17 AÄŸustos artık Türkiye’de dikkat edilmesi gereken bir tarih oldu. 17 AÄŸustos 1999 sabahı hayatımız depremle altüst olmuÅŸtu, 17 AÄŸustos 2011 sabahı da hayatımız PKK pususu sonucu barış görüÅŸmelerinin bütünüyle sona eriÅŸi ve savaşın yeniden patlak veriÅŸi ile altüst oldu.
Her iki olayda da gökyüzünde büyük kare oluÅŸmuÅŸtu, yani dört gezegen dünyayı çevreleyen 360 derecelik ekliptik düzleminde, adeta bir haç gibi, dört köÅŸeden, birbirlerine 90’ar derecelik açı yapmışlardı. Kare açı sembolik olarak dört sayısı ile (dört yön, dört rüzgar, dört köÅŸe), yeryüzü ile, madde ile, olaylar ile ilintili büyük bir gerilimin göstergesidir. Dolayısıyla astrologlar gökyüzünde bir kare oluÅŸtuÄŸunda, yeryüzünde de buna zamandaÅŸ bir olayın olacağını, bir büyük kare oluÅŸtuÄŸunda da bu olayın büyük olacağını tahmin ederler.
1999 yılında sabit burçlardaki büyük kare sabitliÄŸin baskısının patlayışı gibi içten gelmiÅŸti. Yeryüzü içeriden çatladı. 2011’deki büyük kare ise hareketin simgesi öncü burçlarda gerçekleÅŸti ve gerilimi dışsal bir olay patlattı. Bu olay hain (Mars) bir pusu (Pluton) idi ve barış görüÅŸmelerini sona erdirdi. SavaÅŸ (Mars) kazandı. Olay esnasında gökyüzünde Mars ile Pluton birbirlerine karşıt duruyorlardı. Birisi Türkiye’nin doÄŸum haritasında halkı, halkın saÄŸlığını ve fiziksel varlığını temsil eden, diÄŸeri de halkın karşıtlarını temsil eden yerdeydi. Bunlara kare yapan iki gezegenle birlikte Türkiye’nin dört direÄŸi Hakkari’de sallandı.
Bu, astrolojik açıdan iyiye iÅŸaret deÄŸil. Her an her yerde bu tür olayların olabileceÄŸini biliyoruz, ancak 17 AÄŸustos’taki olayın bir öncü deprem niteliÄŸi var. 2007 yılından bu yana içinde bulunduÄŸumuz astrolojik atmosferin daha önce hiç deneyimlemediÄŸimiz köklü deÄŸiÅŸikliklere iÅŸaret ettiÄŸini yazıyoruz. Bunlar özetle, ilk önce kaynakların kıtlığı, yaÅŸamın daralması, baskının artması, ekonomik daralmalar, sertleÅŸmiÅŸ güç yapıları ile baÅŸlayan, sonra düzenleri protesto etmek, onlara karşı çıkmak, isyan ve ardından isyanın bastırılma çabaları, deÄŸiÅŸime direnç ve savaÅŸ ÅŸeklinde özetlenebilir. Bunun neticesi özgürlük, biçim deÄŸiÅŸtirmek, dünyada farklı bir düzenin yerleÅŸmesi olacaktır.
Bu deÄŸiÅŸikliklere iÅŸaret eden gezegenler Satürn, Uranüs ve Pluton’dur. Bunlar son 2-3 yıldır etkileÅŸimlerine baÅŸladılar, dünyada da buna zamandaÅŸ olaylar yaÅŸanmaya baÅŸladı. Bunun Türkiye’deki yansıması ilk baÅŸlarda “Kürt Açılımı” ÅŸeklinde oldu, ancak sancılı bir dönüÅŸüm süreci (Pluton) olan bu açılıma güçlü bir Milliyetçilik ve Kürt karşıtlığı eÅŸlik etti. Kürtler ötekileÅŸtirildi. Buna raÄŸmen eskiden tabu olan bir takım konular konuÅŸulur hale geldi, insanlar GüneydoÄŸu’da yaÅŸananları öÄŸrenmeye baÅŸladılar. 19 Kürt genciyle yapılan röportajlardan oluÅŸan BildiÄŸin Gibi DeÄŸil isimli kitap çok satanlar listesinden inmiyor. Bunun bir benzeri de 11 Eylül’den sonra Amerika’da yaÅŸanmıştı. Kuran en çok satan kitap olmuÅŸtu. Amerika’lılar “öteki”ni tanımaya çalışıyordu. Özetle, ben ve öteki arasında bir uzlaÅŸma faaliyeti baÅŸlamıştı.
Astrolojide ben-sen karşıtlığı veya ittifakı Yükselen-Alçalan aksıyla temsil edilir. Devletler astrolojisinde Alçalan rakipleri, açık düÅŸmaları, sivil savaşı, kaçak suçluları simgeler. DiÄŸer yönüyle de ortaklıkları, öteki halkları, diplomatik iliÅŸkileri ve hakemleri gösterir. Burası “sen”dir, “öteki”dir. Yükselen ise ülkenin halkını, insanların fiziki ve ruhi saÄŸlığını gösterir. Dolayısıyla ülkenin fiziki bütünlüÄŸü de bu kapsamdadır. Burası “ben”dir, “benim varlığım”dır. Hüner “ben” ve “sen”i hünerli biçimde uzlaÅŸtırmaktır. Türkiye’nin doÄŸum haritasında Yükselen’de Pluton vardır. Yani Türkiye’nin kaderinde daha doÄŸuÅŸtan Pluton’un iÅŸaret ettiÄŸi güç savaÅŸları ve ölüm bulunmaktadır.
Pluton (Hades) mitolojide yeraltının efendisidir. Bu nedenle bir toplumda gizli kapaklı olanları, yasakları, mafyayı ve yaÅŸamın karanlık yönlerini, iÅŸkenceyi, organize suçu, çete psikolojisini, gizli polisi temsil eder. Öte yandan yaÅŸamın ölüm ve yeniden doÄŸum süreçleriyle ilintilidir. Arıtma tesislerini, çürümüÅŸ bir ÅŸeyin yeniden hayata kazandırılmasını ya da yeraltı kaynaklarının bolluÄŸu nedeniyle zenginliÄŸi simgeler. Bu özelliÄŸi ile iyileÅŸtiricidir, ancak Pluton’un simgelediÄŸi tedavi can yakar. Kangren olmuÅŸ bir bacağın kesilmesi gibidir. Pluton’un eÅŸlik ettiÄŸi dönemler sancılıdır ve mutlaka eskiyle yüzleÅŸmeyi ve mevcut biçimini dönüÅŸtürmeyi gerektirir. Pluton güç ve acizlik ile ilintilidir. Bu gücü kendinizi kontrol, baÅŸkalarını kontrol ya da koÅŸulları kontrol için kullanabilirsiniz. Neticede acizliÄŸi deneyimleyip sadece kendinizi kontrol edebileceÄŸinizi, öteki şıklar için sizden daha büyük güçler olduÄŸunu görürsünüz. EÄŸer bunları kontrol edebileceÄŸinizi düÅŸünürseniz sonuç ölümdür. Bunun çıkış yolu iki tarafın da kazanacağı durumları yaratmaktır.
Pluton GüneÅŸ’in çevresindeki turunu 248 yılda tamamlamaktadır. Bu döngüde Pluton’un kendisine kare ve karşıt yaptığı yıllar ülkelerin yıkım ve bölünme tehlikesi içinde bulunduÄŸu yıllardır. Bir tam turu ise çoÄŸunlukla medeniyetlerin yıkımına ve doÄŸumuna denk gelir. Yörüngesindeki eÄŸiklik nedeniyle süreler deÄŸiÅŸebilir.
Åžimdi gökyüzündeki Pluton Türkiye’nin haritasında Alçalan’ın üzerinde geziniyor ve sivil savaÅŸa iÅŸaret ediyor. Bunu bir uzlaşıya döndürmek de mümkün, ancak sancılı bir iyileÅŸme süreci gerekiyor. Pluton bundan önce silahlı kuvvetleri simgeleyen yerdeydi ve ordunun yapısı sancılı bir dönüÅŸüm yaÅŸadı. Åžimdi sıra ülkedeki ben-sen savaşına geldi. Ä°ÅŸte 17 AÄŸustos’ta Mars (savaÅŸ) bunu tetikledi. Mars’ın bir turu 2-2.5 yıldır. Aynı noktaya 2013 yılının ortalarında tekrar gelecek ve o esnada Pluton kendi döngüsündeki karşıtlığı Türkiye tarihinde ilk defa yapmaya baÅŸlamış olacak. Uranüs de aynı noktaya sert bir bakış atacak. Bu durumu, bağışıklığı çok zayıflamış bir bedenin güçlü bir hastalıkla vurulmasına benzetebiliriz. Sonuç malum. Hades’in ayak sesleri duyuldu, bir an önce geçmiÅŸi arıtmak, bedeni güçlendirmek lazım.
"Özgür olmak istiyorsanız, bunun bir tane yolu var:
komÅŸularınıza da aynı oranda özgürlük tanımak."
Carl Schurz
(c)Barış İlhan
28 AÄŸustos 2011
Radikal 2'de yayınlandı