top of page

ÇOK ÖFKELİ ve BARIŞÇIL

 

Astrolojide zamanı gelmiş bir olayı anlamak için geniş çaplı bir analiz yapılır. Önce arka planda ağır ağır o olayın zemini oluşur. Sonra bazı göksel hareketler bunun hızlandığına işaret eder, son olarak da yine bir göksel hareket tetikleyici rolü görür ve olay yaşanır.

 

Ağır ağır olayın zemininin oluşumunu bir kaç yıldır bu sayfalarda yazıyoruz. Arşivden onları okuyabilirsiniz. Bu zeminin şimdiki en önemli teması devrimin, özgürlüğün, isyanın gezegeni Uranüs ile baskının, manipülasyonun, gücün ve dönüşümün gezegeni Pluto’nun gerlimli bir açı yapmaları. Buna özetle baskıya başkaldırma ve mücadeleye başlama zamanı diyebiliriz. Bunun süresi 2012-2015 arası. Ancak bu başkaldırı mutlaka bir dirençle karşılaşacaktır ve tabii bu direnç kendisini çatışma olarak gösterecek büyük bir enerji yaratacaktır. 

 

Son dönemdeki yazılarda hızlanmaktan bahsediyoruz. Yılbaşı yazılan “2013'te şişmek mi, büyümek mi?” yazısında bu yıl Türkiye halkının oldukça öfkeli olduğunu ve 2013’te iktidarı zorlayacağını yazmıştık. Ayrıca gençlerin meydanlara çıkacağını bildirmiştik. Şimdi şu soruyu sorabiliriz. Niçin 30 Mayıs?  Gökyüzünün hızına yetişemiyoruz. Yazılarımızda her göksel hareketi anlatamıyoruz, bazen de bize ayrılan yer yetmiyor, bu nedenle son yazımızda bir Ay Tutulmasından bahsetmemiştik. İşte o Ay Tutulması olayların tetiklendiğinin işaretiydi. Bu Ay Tutulması 25 Mayıs’ta Türkiye’nin sıkıntıyı, sorunu, hastaneyi, hapishaneyi ve toplumun sağlığını, işçileri, devletin ordu, polis gibi güçlerini temsil eden, astrolojinin en sorunlu evlerinde gerçekleşti. Öfkenin ve mücadelenin gezegeni Mars bu evlerden birinin yöneticisi olan Jüpiter’in tam karşısına geçmişti. Yrıca progres Mars tam bu Ay Tutulması derecesinde bulunuyordu.

 

Güneş ve Ay bu esnada gökyüzündeki Neptün’e gerilimli açı yapıyorlardı. Yani sahneye Jüpiter’in yanısıra Neptün oturdu. Neptün ve Jüpiter, her ikisi de, Türkiye’nin haritasında devleti, başbakanı temsil eden evin yöneticileri. Bunu kısaca şöyle anlatabiliriz: Halk kısıtlanmalara ve baskıya başkaldırmaya hazırdı, Ay Tutulması esnasında iyice rahatsızlandı ve öfkesini devlete, daha ziyade başbakana yöneltti. Jüpiter haritada hem başbakanı hem de polisi temsil eden evlerin yöneticisi. Neptün ise başbakanı temsil ediyor ve medyanın evinde bulunuyor, yani başbakanın medya üzerindeki etkisini gösteriyor. Neptün kendisini ayrıca gaz, su olarak gösterdi.

 

Jüpiter ve Neptün’ün tetiklendiği 25 Mayıs’taki Ay Tutulmasından sonra, 30 Mayıs’ta kısıtlamanın ve baskının gezegeni Satürn Türkiye’nin Güneş’inin tam üzerine geldi ve Mars burç değiştirdi, İkizler’e girdi. Bunlar, birkaç küçük göksel hareketle birlikte, olayların tetikleyicileri oldular. Her ikisi de Türkiye’nin haritasında düşünce özgürlüğü ve medyayı temsil eden konularla ilgililer. İkizler’deki Mars konunun hızla yayılmasına işaret etti. Gerisini hepimiz biliyoruz.

 

Bundan sonrasına bir göz attığımızda kritik bir noktada olunduğu görülüyor. Başbakanın simgesi şimdilik zayıf olduğu bir yerde ilerliyor, ancak 26 Haziran’da güçlü olduğu bir burca girecek ve Temmuz’da halkı temsil eden noktaya ulaşacak. Bunu halkla birleşmesi, ya da halkın üstüne gelmesi olarak düşünebiliriz. İkinci koşulda bir-iki ay içerisinde büyük bir gerilim doğması olası olacak.  Ancak bu gerilimin günümüzde olduğu gibi bir birleşmeye vesile olacağını söyleyebiliriz.

 

Son yaşananlarda Güneş’le kavuşan Satürn’ü önemli bir konumda görüyoruz. Satürn mevcut konumunu Haziran, Temmuz, Ağustos aylarında da sürdürecek. Bu yıl Türkiye’nin gençlerini, meydanlarını, parklarını ve eğlenceyi temsil eden 5. evde dolaşan Satürn, bu alanlarda baskılara, ancak bir o kadar da yapılanmaya işaret ediyor. Gençlerin isteklerine ulaşmaları için çok çaba sarf etmeleri gerekiyor. Muhtemelen Aralık ayında daha da uğraşmaları gerekecek. Bunun sorunların aşıldığı bir koşulda yapılmasını dileriz.

 

Satürn içyapışkanlık ve sağlam bir iskelet sayesinde dışarıdan gelen zararlı şeyleri uzaklaştırmayı simgeler.  İstanbul’daki Gezi Parkı direnişçileri şimdilik bunu doğasına uygun bir şekilde başarmış ve 5. evi doğru kullanıyor görünüyorlar. Gezi Parkını bir şölen yerine döndürdüler, yaratıcılıkları çoştu, parkta eğleniyorlar. Bu kadar baskı altında bunu yapabilmeleri mevcut göksel atmosferi doğasına uygun kullandıklarını gösteriyor ve bu, onları güçlendiriyor. Önümüzdeki iki-üç hafta bu güç sınanacak, sonra Temmuz sonu, Ağustos başı gibi yeni bir hareket başlayacak.

 

Ancak ülkenin diğer şehirlerinde bu şölen havası görünmüyor. Bu da önümüzdeki şiddetli göksel olayların işaret ettikleri yeryüzündeki olaylarda ülkeyi kırılgan hale getiriyor. Yine de umutsuzluğa kapılmak gereksiz. İçinde bulunduğumuz dönemde gökyüzünde birisi gerilimi, diğeri de uyumu simgeleyen iki açı kalıbı oluşmuş durumda. Bu sayede, gerilimlerden olumlu sonuçlar çıkabileceğini düşünebiliriz. Örneğin son olaylarda medyanın uzun süre suskun kalması, herkesi hüsrana uğrattı, öfkelendirdi, ama bu sayede insanlar Kürtlerin yıllardır anlatmaya çalıştıkları medya manipülasyonunun nasıl olabileceğini gördüler. Dolayısıyla, bu direnişin barış sürecine katkısı olduğunu bile söyleyebiliriz. Önümüzdeki gerilimlerin rahat atlatılmasına yardımcı olacak bir farkındalık da, farklı görüşlerdeki insanların belli bir amaç için birleşebileceklerini görmeleriydi. Bu çok önemli, çünkü ağır ağır kritik zamanlara doğru ilerliyoruz. Bu zamanlardan birisi hemen önümüzde duruyor. Haziran, Temmuz, Ağustos ayları çok dikkatli olunması gereken aylar. Özellikle Temmuz sonu ve Ağustos başının vurgulanması gerekiyor. Eğer o günleri aynı gemide olduğumuzu idrak ederek, sağduyuyla geçirebilirsek, ilerisi için gerçekten umutlanmaya başlayabiliriz.

 

Bu süreçte izlenmesi gereken yol Mahatma Gandi’nin yoludur. Nitekim o da ünlü Tuz Yürüyüşünü   gökyüzünde benzer hareketler altında yapmıştı. Hepimize kolay gelsin.

 

“Cesur ve darbe almaya hazır olursan, saldırıyla cevap vermez ama pes de etmezsin.

Bunu yaparsan, insanın doğasında ortaya çıkan bir şey sana olan nefretini azaltıp saygısını artırır.”

~Mahatma Gandi
 

(c) Barış İlhan

9.6.2013'de Radikal 2'de yayınlandı

bottom of page