2. KURTULUŞ SAVAŞI
Yazan: Aycan Saroğlu
Aktüel dergisi için yazılan yazı
Türkiye yine çetrefil bir pozisyondan geçiyor. Savaş artık kesinlikle arka bahçede dolaşıyor. Geleceği bilmek için belki kahin olmaya gerek yok ama astrologlar Türkiye için özellikle 11 Mart 2003’ten sonraki dönemin bir milat taşıdığını söylüyor. Çünkü bir devrimle kurulmuş olan Türkiye’nin haritasında Uranüs çok önemli. Zira Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı’nı başlattığı yıllarda devrim ve yeni şartlar yıldızı Uranüs gene Balık burcundaydı ve Türkiye’nin haritasında tam tepede duruyordu. Astrolojiye göre Uranüs’ün kurtuluş ve kaos gibi iki farklı anlam taşıyan Balık burcuna girmesi ikinci bir kurtuluş savaşı dönemine girdiğimizin de habercisi. Kendisi de bir Balık burcu olan AKP Lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın kişisel kaderi ile Türkiye’nin kişisel kaderi 11 Mart’tan sonra daha da bağlanacak.
Dünya adım adım yeni bir sürece doğru ilerliyor. Politik arenada strateji hesapları, dengeler, alacaklar ve verecekler hassas terazilerde ölçülüp, biçiliyor, dünyada en önemli “power game”lerden biri daha sahnelenirken, belki de bu satırların yazıldığı sırada savaşa girilmiş, kazanan ve kaybedenlerin startı verilmiş olacak. Ama bütün bu psikolojik, sosyolojik, politik gelişmeler, güç gösterileri, restleşmeler olurken, gökyüzü de boş durmuyor. Yani yıldızlar da hareketli. Onlar da burçtan burca girip, gökyüzünde kareler, sert açılar, transitler oluşturuyorlar ve astrologlara göre dünyanın kaderinin çizilmesinde büyük rol oynuyorlar. Geçtiğimiz günlerde astrolog Barış İlhan www.astrolojidergisi.com adlı sitesinde kaleme aldığı yazısında ilginç bir gelişmeye dikkat çekti. Bu gelişmenin adı Uranüs adlı yıldızın yıllardır ikamet ettiği Kova burcundan çıkıp 11 Mart 2003 tarihi itibariyle Balık burcuna geçmesiyle ilgili idi. Şimdi bunda ne var diyeceksiniz, gezegenlerin hareketli olduğunu herkes bilir, hiçbir gezegen sabit bir yerde durmaz. Ama işin aslı öyle değil, Uranüs adlı devrimler, yeni şartlar ve beklenmedik olayları temsil eden gezegen Türkiye Cumhuriyeti açısından büyük önem taşıyor. Zira bir devrim sonucu kurulumuş olan Türkiye Cumhuriyeti kurulurken de Uranüs Balık burcundaydı ve 80 küsur yıl sonra gezegen aynı noktaya geri dönüyor. Türkiye’nin 29 Ekim 1923 akşam 20.30 göre çıkarılan haritasında Balık burcu tam tepede yer alıyor. Ve o tarihlerde Uranüs adlı bu şaşırtıcı gezegen Türkiye Cumhuriyeti’nde İstiklal Savaşı’nı tetiklemiş ve şimdi döngüler geri dönüyor, benzer şartlar Türkiye için yeniden devreye giriyor. Kısacası Uranüs’ün anlamı yeniden “Ya İstiklal Ya Ölüm”. Daha doğrusu 11 Mart 2003 tarihinden itibaren, Barış İlhan’a göre Türkiye ikinci bir Kurtuluş Savaşı sürecine girmiş bulunuyor.
19 Mayıs’ın başladığı dönem
Barış İlhan Uranüs gezegeninin Fransız İhtilali sırasında keşfedildiğini ve bu açıdan bakıldığında temsil ettiklerinin en kısa özetiyle “Özgürlük, Eşitlik ve Kardeşlik” olduğunu söylüyor. Ancak Türkiye ne yazık ki “özgürlük, eşitlik, kardeşlik” temalarına çok yakın değil, Barış İlhan “daha çok baba çocuk ilişkisi içindeyiz. Harçlığı veren babanın çocuğu pozisyonundayız. Kurtuluş Savaşı öncesinde de biz bu pozisyondaydık, ekonomik anlamda. Osmanlı imparatorluğunun çok borcu vardı. O zamanlarda Amerikan mandasına hayır denildi, Sivas Kongresi’nin kararlarından biri. Uranüs’ün o zaman Balık burcuna girdiği dönemde zaten Atatürk 19 Mayıs’ı başlatmıştı”.
İlhan’a göre Uranüs’ün serüveni aslında 1995’lerden beri Susurluk’la başlıyor. Hatırlayanlar olacaktır. Susurluk sürecinde herkes “Aydınlık için Bir Dakika Karanlık” eylemi yapmıştı. İlhan Uranüs’ün temsil ettiklerinden birinin yüksek teknoloji, elektrik enerjisi olduğunu söylüyor. O halde Uranüs’ün devreye girmeye başlamasıyla ışık açıp kapama eylemi yapmak, yani bilinçsiz de olsa bu sembolizmi kullanmak hiç de tesadüfi değil.
Doğrusu insan simgeleri bilince bu bağlantılara şaşmıyor değil, o halde 3 Kasım 2002 seçimlerinde amblemi “Ampul” olan bir partinin iktidara gelmesi de sembolik bir anlam taşıyabilir. İlhan’a göre zaten taşıyor.
Erdoğan ve Türkiye’nin kaderi birbirine bağlı
“ Kurtuluş Savaşı durup dururken çıkmadı. Bir sürecin sonunda çıktı. Örneğin Türkiye Cumhuriyeti bir devrim sonucunda kurulduğu için, devrim şartları gereği biz köklerimizle bağımızı kesmiştik. Türkiye’nin bir dönem yok sayılan dini kesimi artık iktidarda. Aslında yok sayılma derken şunu demek istiyorum. Bu mesele bilinçaltının bastırdığı hortlaklara benziyor. Türkiye’yi birey gibi düşünecek olursak, Türkiye çeşitli unsurları görmezden gelinmiş, bir yerde başka bir yüzü, bir yerde başka bir yüzü yaşanmakta olan bir ülke gibi, hepsi bunların bütünleşmiş, normal bir hayata sağlıklı bir şekilde entegre edilmiş değil. Bu entegerasyon olmadıkça zaten özgürlük de olmuyor. Uranüs bu özgürleşmeyi temsil ettiği için bu entegrasyonu şart koşuyor. Balık burcu çift anlamlar içeriyor. Bu anlamlardan biri kurtuluş bir diğeri ise kaos. Dünyada kurtuluş, seni hapseden bütün şeylerden kurtulma, geçmişinden özgürleşme, geçmişinin bütün hortlaklarından kurtulma anlamına da geliyor, Uranüs Balık burcuna girdiğinde hakikaten bir kurtulma şansı doğuyor ama eğer bunu yapamazsan Balık burcunun diğer yüzü olan kaos içinde de kaybolabilirsin. İşte bu dönem hassas bir şekilde ilerlenmesi gereken, Kurtuluş Savaşı hassasiyetinde gitmesi gereken bir dönem. Gökyüzü hareketlerine bakarsak, Mayıs ayında meydana gelecek güneş tutulmasını ve gökyüzündeki Antares, Aldebaran gibi sabit yıldızların da etkisini hesaba katarsak Türkiye’nin gerçekten özellikle bu savaş döneminde çok olumlu bir pozisyonda olmadığını söyleyebiliriz. Uranüs aynı zamanda beklenmedik, öngörülemeyen şeyleri de temsil eder. Bu evdeki hesabın çarşıya uymaması demektir. Sen bir tane alternatif düşünmüşsündür, ama senin aklına gelmeyen olur. Örneğin Atatürk o dönemde bizzat öngörülmeyeni yaratmış bir insan. O kendine özgü bir bakış açısıyla, dünyada hiçbir kimsenin tahmin edemeyeceği bir savaşı gerçekleştirmişti. Biz şimdi dünyadaki düzene göre, strateji, taktik belirlemeye çalışıyoruz, oysa kendimizi ifade etme ve yaratma sürecinde olmalıyız. Uranüs’ün bizim tarihimiz açısından bu kadar önemli olan bir döngüsüne girdiğimizde, kaosa sürüklenme ihtimalimizi göz önüne alarak, ikinci Kurtuluş Savaşı ruhuna ihtiyacımız olduğunu bilmeliyiz” diyor İlhan.
Türkiye’yi bunca yıl Akrepler yönetti bildiğiniz gibi Süleyman Demirel, Mesut Yılmaz, Necmettin Erbakan akrepti, iki tane de yakın tarihimizle ilgili İkizler yöneticimiz oldu. Bülent Ecevit ve Tansu Çiller. Bu arada Türkiye’nin burcunun Akrep, Ay burcunun da İkizler olduğunu belirtelim. Yani Türkiye’nin yöneticileri hep Türkiye haritasında etkin olan insanların burçlarındandı. Ama Türkiye’yi şimdiye kadar hiç Balık burcundan biri yönetti mi? Uranüs Balık burcuna girdiğine göre şu anda fiilen başbakan olmayan ama Başbakan kadar etkili olan biri var; Recep Tayyip Erdoğan. Evet Tayyip Erdoğan da bir Balık. O halde Uranüs’ün Balık burcuna girdiği şu günlerde başımızda ilk kez bir Balık yönetici mi var? Barış İlhan kesin olmamakla birlikte Mustafa Kemal Atatürk’ün de Balık burcundan olabileceğini söylüyor. Bu konuda çeşitli rivayetler var, kimilerine göre Mustafa Kemal Atatürk Boğa kimilerine göre ise Balık burcu. İlhan Recep Tayyip Erdoğan için “ O halde Uranüs’ün bu serüveni Tayyip Erdoğan’ı da etkileyecek. Onun kişisel özgürleşme serüveniyle Türkiye’nin özgürleşme serüveni çakışacak. Tayyip Erdoğan kendi kişisel hortlaklarıyla ne kadar başa çıkabilirse, Türkiye de kendi hortlaklarıyla o kadar başa çıkabilecek” diyor.
Kısacası 11 Mart itibariyle Türkiye yeni bir sürece girecek.
84 yılda bir meydana gelen bu döngü aynı zamanda ömür anlamına geliyor. İlhan’a göre bu dönem, ölüp dirilme dönemi. O yüzden Türkiye 11 Mart 2003 tarihi itibariyle yeni bir ömür sürecine girecek, o nedenle bu dönem kurtuluş savaşı niteliğinde ele alınması gereken hassas bir dönem. Barış İlhan’a göre olası savaş sanıldığından uzun sürebilir. Haziran ayında yine Satürn Yengeç burcuna girecek. ABD’nin burcu Yengeç, Türkiye’nin de Yükselen burcu Yengeç. Satürn de bilindiği gibi kısıtlama, baskılama getiren bir gezegen, bu durumda gerek ABD’nin gerekse Türkiye’nin ciddi baskılarla, kısıtlamalarla karşı karşıya kalması mümkün. Uranüs’ün Türkiye’nin doğum haritasındaki yerine gelişi 2006-2007 yılları arasında olacak. İlhan’a göre Türkiye bu süreci başkalarının stratejilerine göre değil de kendi doğrularına göre geçirmeli.
GÖKYÜZÜ HAREKETLERİ GELECEK İÇİN NE DİYOR?
Aralık ayında meydana gelen güneş tutulması sırasında Antares sabit yıldızı göküyüzünde önemli bir konumdaydı. Eski astrologların kayıtlarında Antares (Algol dışında) dünyasal olaylarda en büyük felaketlere eşlik eden yıdız. Mars ve Jüpiter etkisi taşıdığı söyleniyor. Akrep burcunun eski yöneticisi Mars'tı. Jüpiter de Yay'ın yöneticisi. Bu durumda Akrep-Yay (Pluto-Jüpiter) yani fanatizm, köktencilik, ya hep ya hiç, bir kere daha, burada da görülüyor. Kayıtlara göre Antares'in simgelediği olaylar: savaş, nükleer felaketler, yangın ( Güneş Tutulmasının en iyi izlendiği yerlerden biri olan Avustralya'da tutulmanın hemen ardından başlayan büyük orman yangınları oldu). Bu sabit yıldızın etkisi, suikast, duman, sis, insan hakları, esaret, ırk, sınıf konuları. Savaşa giren taraflardan güçlü olan kazanabilir, ama sonuçta büyük kayıplar ve ölümler söz konusu. Buna ek olarak 2003'te 31 Mayıs'ta şimdiki tutulmanın tam karşısında, İkizler burcunda bir tutulma daha yaşanacak. Bu tutulma da Aldebaran sabit yıldızının tam üzerinde gerçekleşecek. Aldebaran da Mars etkisini taşıyor. Simgelediği dünyasal olaylar: deniz savaşları, gemi kazaları, korkunç enerjilerin açığa çıkması, vahşet, atomik olaylar, doğal felaketler, yangın, gök taşları ve hava kirliliği. Antares ve Aldebaran M.Ö. 2000 yıllarında İlkbahar ve Sonbahar ekinokslarında Güneş'le birlikte yükseldikleri ve çok parlak oldukları için çok dikkat çekmişler ve bunlarla eşzamanlı olayların kayıtları hassasiyetle tutulmuş. Tam karşı karşıya duran bu yıldızlar önemli noktalara değdiklerinde büyük gerilimi temsil ediyorlar. Aldebaran Doğu'nun gözcüsü, Antares Batı'nın gözcüsü.
2003 yılının Haziran ayında Satürn (bizi kısıtlayarak, sınırlarımızın farkına varmamızı sağlayarak büyüten en büyük öğretmen) Yengeç burcuna girecek ve Temmuz ayının sonlarına doğru Türkiye'nin Yükselen burcunun üzerinden geçecek, sonra Eylül, Ekim, Kasım aylarında Türkiye'nin haritasındaki Pluto'nun (gücün, dönüşümün, ölüm ve yeniden doğumun sembolü) üzerinde gezinecek ve dünyaya yaklaşımlarımızda ciddi tavır değişiklikleri yapmamıza neden olacak. Bu aynı zamanda sınır sorunları veya ciddi boyutta kısıtlanma anlamına gelebilir. Aynı hareket 2004 yılının Haziran'ında da yaşanacak, yani bir yıllık bir süreçten bahsediyoruz. Bu süreç Amerika için de çok önemli ve kısıtlayıcı, çünkü Amerika'nın haritasında Yengeç burcunda dört gezegen var ve Satürn önümüzdeki yıllarda bunları tarayacak. Özellikle Satürn'ün Türkiye'nin Plüto'sunu etkilediği zamanlar dikkat çekici, çünkü bu Plüto ile Amerika'nın Güneş'i kavuşum yapıyorlar. Bir şekilde kaderimiz bağlanmış görünüyor. Bu kavuşum aynı zamanda Amerika'nın bizim güçlenmemizden, kontrolü ele almamızdan çok korktuğunu da gösteriyor. Aralık 2002'deki Güneş tutulması Türkiye'nin Uranüs'üne gerilimli kare açısı yapıyordu. Bu da önümüzdeki en az iki yılın Uranüs (eşitlik, özgürlük, kardeşlik sembolü, aynı zamanda kendine özgü yönlerini bölünmez bir bütünlük içinde ifade edebilmenin temsilcisi) konularında önemli olduğunu gösteriyor. 2003 Mart'ında Uranüs'ün Balık burcuna girmesi bunu iyice vurguluyor. Bu iki yılın ardından 2006 yılında Türkiye'nin astrolojik açıdan bir ömrü tamamlaması ve yeni bir yaşama geçmesi süreci başlıyor. Türkiye'nin haritasında dünyadaki konumunu, statüsünü, Birleşmiş Milletleri, uluslararası hukuku, kurumları ve ilişkileri, ülke yönetiminde söz sahibi kişileri, askeri idareyi, dini, üniversiteleri, turizmi, dış ticareti, sporu yöneten Uranüs 2006-2007-2008 yıllarında tüm bunları düzenlememiz gerektiğini gösteriyor. Eğer doğru adımlar atabilirsek 2008-2009 yıllarında uzun çalışmaların sonuçlarını almaya başlayabiliriz.